Overblog
Follow this blog Administration + Create my blog
December 13 2013 5 13 /12 /December /2013 23:38

Sadece; milletini seven onun yücelmesini ve mutluluğunu isteyen, Milli menfaatlerini şahsi menfaatlerinin önünde tutan, siyaseti geçim kanağı değil sadece milletine hizmet aracı olarak gören, yani; kısaca "Türk Miliyetçisi" olan herhangi birinin bile içerisinde bulunduğumuz durumun vehametini tespit edip uykuları kacabiliyor iken Onların "siyasi temsilcilerinin" sadece bu tespitleri yapıyor olması ve bunu marifet olarak "Bilgelik" nişanesi olarak sunması ülkücülerin aklı ile alay etmektir...

Ülküdaşlarım içerisinde;

1- Türkiye'nin mevcut durumundan rahatsız olmayan varmıdır?
2- Türkiye'yi Yönetenlerin işbirlikçi olduğundan şüphesi olan varmıdır?
3- Türkiye'nin işgal altında olduğu hissine kapılıp uykusu kaçmayanlar varmı dır?
4- Bizi temsil eden teşkilatlarımızın vazifelerini eksiksiz yaptığını düşünen varmıdır?
5- Yaklaşan yerel seçimlerin Türkiye'nin sorunlarına çözüm olacağına inananlar varmıdır?

Bu soruları samimi olarak kendimize bir sorup cevaplayalım... Sonra birbirimizin beğendiğimiz yada beğenmediğimiz düşüncelerini bu çerçevede değerlendirelim...

ilk üç soruda mutabık isek 4. ve 5. Sorunun cevabının kendiliginden ortaya çıkması gerekir iken, Maalesef bazı arkadaşlarımızın tespiti doğru yapıp, çözüm olarak çözümsüzlüğün Temsilcilerini kutsama çalışmalarını maalesef samimi bulmamaktayım. 

Türk milliyetçilerine "Ölümü gösterip, Sıtmaya razı etme" operasyonunun parçası olabilecekleri düşüncesine kapılıyorum.

Allah Türk milletinin; "hipnoz" dediğim bu sefil durumdan bir an önce kurtulması için yardımcısı olsun... Allah düşünen sorumluluk sahiplerini Alternatifsizlik çukuruna düşürmesin...

Share this post
Repost0
December 1 2013 7 01 /12 /December /2013 15:07

Derdimiz ne bizim?

 

Mevcut kanunlarla kendisini koruma altına almış ve Bizlerin de "güya siyasi temsilcimiz" olarak gördüğümüz yapıdaki saadet zincirini kırmaya yönelik harcadığımız enerjiyi yeni bir yapılanma, yeni bir kuvay-ı milliye hareketi oluşturmaya harcasa idik belki çok daha başarılı olabilirdik.

 

Kongreler bitmez... Ama her kongre sürecinde memleketin bir parçası kayıyor elimizden...

 

Kongrelerle yönetim değiştirmek geniş kitleleri ikna etmek ve mevcut yasaları devre dışı bırakabilmeyi gerektiriyor... Süphesiz ki emek ve zaman...

 

Baba ocağı gibi hatırası var gibi duygusal yaklaşımlar ancak zaman kaybıdır...

 

Yapılması gereken legal yada illegal fark etmez... Türk Milletinin ben varım diyebilmesinin zeminini hazırlayacak çoban ateşini yakıp bunun volkana dönüşmesi için gayret sarfetmektir...

 

Bunu yapamıyorsak; her zaman yaptığımız gibi "güya teşkilatın", "güya mensubu ve sahibi olduğumuzu" ispatlamakla geçecek ömrümüz.

 

Önceliğimiz "PARTİ" değil Türkiye'dir, Türk Milletidir... Bizim feryatlarımızın parti penceresinden analiz edilip yorumlanmaya çalışılması, ancak bizleri üzer.

Share this post
Repost0
November 24 2013 7 24 /11 /November /2013 15:04

 

Diyorlar ki; beğenin yada beğenmeyin, politikalarını destekleyin yada desteklemeyin, Genel başkanını ve yönetimini tasvip edin yada etmeyin, Ülkenin bütünlüğü açısından " MHP"son kaledir. MHP aşılırsa vatan bölünür...

 

Ben de diyorum ki; 

 

2011 Genel Seçimlerinde; Kasetçilere rağmen Ülkücüler "MHP" nin son kale olduğu bilinci ile MHP ye oy verdiler... Ancak geçen zaman ve uygulamaları MHP nin bu misyonu Taşımaktan uzak olduğunu göstermiştir... Türk milleti Kendi Meselelerine Kendisi Sahip çıkabilmelidir...

 

"MHP" nin Ülkücüler ve Türk milliyetçileri için neden değer ifade ettiğini, bizim de MHP'yi yönetenlerinde idrak etmesini sağlamak zorundayız. Türk milliyetçilerinin içi boş "Üç harfe" Mahkum olmadığını kabul etmek ve ettirmek zorundayız...

 

Ülkücüleri bile kucaklayabilmekten aciz bir yapının, Koskaca Türk milletini kucaklayıp bütünleştirme gibi bir gayreti ve iddiası olabileceğini zannetmiyorum.....

 

Ya feryada kulak verip misyonu üstlenirler, Yada ......

Share this post
Repost0
October 31 2013 4 31 /10 /October /2013 15:28

CAYDIRICI OLMAK

 

Yıllar yılı Türk milletini yeterince tanımayan sol parti ve ideolojilerin yürüttükleri faaliyetlerinde, din ile din tüccarlarını ayırt edememe basiretsizliği; din tüccarlarının önünü kesme adına verdikleri mücadelenin dine karşı verilen mücadele olarak aziz milletimiz tarafından algılanması, Maalesef ülkemizde din tüccarlarının işini kolaylaştırmış, bunu kullanarak milletimizi “laik – anti laik” kutuplaşmasına götürmüşlerdir. 

 

Nüfusunun %99 u müslüman olan olan bir ülkede, bu kutuplaşmanın; "Allah İle aldatanlar" ve uluslararası destekçileri tarafından kullanılması sonucu maalesef milletimizin sinir uçları tahrip edilmiş, refleksleri öldürülmüş; O yüce millet kendi varlığına kastedenleri şirin, kendi mezarını ise cennet olarak görmeye başlamıştır. 

 

Tüm olup bitenlerin en çok farkında olması gereken, Türk milliyetçilerinin siyasi temsilcisi MHP ise, sosyal hareketlerin gelişimini kavrayamamış, 1980 de ülkücü hareketin uğradığı haksızlığın sanki intikamını alırcasına olaylara seyirci kalmış, kendisinden beklenen aksiyonu gösterememiş, gösteremediği gibi bu yolda irade belirtenleride maalesef MHP ve Ülkücü düşmanı olarak niteleyip sindirme yoluna gitmiştir. 

 

MHP'den ümidimiz yoksa, Alternatifimiz de mi yok?

 

Ümidimiz var ise ne olmasını bekliyoruz? Bir şeyler yapabilmek için en kötüyü mü yaşamamız gerekiyor. Büyük Türk milletinin; Yönetenler, ve bölmeye heveslenenler üzerinde hiç mi caydırıcı rolü olamaz? Bu caydırıcı rolü üslenmesi gereken kimdir....?

 

Sorumluluk ve idrak sahiplerinin düşünmesi dileği ile...

Share this post
Repost0
October 26 2013 6 26 /10 /October /2013 15:30

Sistem "Hain" üretmeye devam ediyor...

 

Çankırı,

Muğla,

Sakarya,

Konya,

Edirne,

Kütahya,

Rize,

Adapazarı,

Söke,

 

Yukarıda adı verilen il ve ilçe teşkilatları, MHP genel yönetimi tarafından mevcut yönetimi görevden almanın "en hızlı ve kesin" yöntemi olarak görülen, "kapıya kilit vurma" yöntemi ile kapatılan  İl ve İlçe teşkilatlarının isimleridir...

 

Ülkücüler tarafından seçilmeyen ülkücülere güvenmeyen bir yönetimin ülkücüler adına bir politika üretmesi söz konusu olabilir mi?

 

Büyük kongresinde kendileri tarafından  "seç beni seçeyim seni usulü" oluşturulmuş delegelerinin bile %40 ının muhalefet ettiği bir yönetim Ülkücü camianın yürek sesi olabilirmi?

 

Uygulamanın haklılık veya haksızlığı gündemim değil....

 

Ancak; Mevcut sistem "Kişi ve grup menfaatlerine endeksli hainler üretmeye devam ediyor"

Düşünenlere...

Share this post
Repost0
August 16 2013 5 16 /08 /August /2013 15:33

Alternatifsizmiyiz?

 

Pek Çok kez yazıp söyledeğim bir husus... Türk miliyetçileri olarak endişelerimizi ve beklentilerimizi mutlaka bunları giderecegini düşündüğümüz merciye yönlendiririz. Karşılığını bulamaz isek eleştirilerimizi de bu merciye yaparız...

 

MHP mevcut yapısı ile bile ülkücülerin ve Türk milliyetçilerinin Çözüm ve Umut ışığıdır. Politikalarına Yapılan muhalefet ve eleştiriler de bu yüzdendir....

 

AKP den beklentimiz olsa idi eleştirilerimizi ona yöneltirdik. Ancak işbirlikçilerden medet ummak aptallıktır.

 

Ancak Tek Umut olarak kabul ettiğimiz MHP nin uçurumun kenarına gelmiş, Vatan sınırları tartışılan, hükümranlık hakları sorgulanan bir ülkede hala Durumun vehametinin farkına varamaması ve Toplumsal duyarlılığı ve sahiplenmeyi tavan yaptıracak yöntemleri inanç ve kararlılıkla devreye sokamaması da bir gerçektir...

 

Aslına bakarsanız yaşayacağımız dönemlerde ne MHP nin ne Diğer milli olduğunu ifade eden diğer siyasi partilerin artık Türk milliyetçileri için siyaseten bir önem arz edeceğini zannetmiyorum.

 

İçinde bulunduğu sıkıntıları maalesef siyaset kurumu ve devlet değil bizzat milletin kendisi çözecektir.

 

"MHP Misyonuna sahip çıktığı ölçüde ülkücüler için kıymet ifade edecektir. Türk milliyetçilerinin Siyasi Temsilcisi olduğunun farkında olduğu ve buna uygun politikalar ürettiği ölçüde değer verilecektir. Bunlar yok ise ÜÇ HARFTEN başka bir şey ifade edemez. "Dolayısı Türk milliyetçileri hiç bir zaman alternatifsiz olamaz, boyun eğemez..."

 

Ülkücü; gerçekler doğrultusunda, imkanları ve kaynakları ölçüsünde hareket eder. Aptal değildir... Hedefe MHP kurumsal kimliği ile ulaşmak, psikolojik sosyolojik nedenlerle mutlaka daha kolay olabilecektir. Ama Yeterli Değildir. Muhakkak Yönetimin de Hepimizin Ortak Hedefine İnanmış olmasını ve Bu yönde Politikalar Üretmesini Gerektirir...

 

Ülkücü Kendisini Hedefe Ulaştıracak Meşru hiç bir çözüm alternatifini yok sayamaz... Sadece zamana göre muhasebesini yapar....

 

Alternatifsiz olmak isteyenler sık sık BBP hareketini ortaya koyarlar. Kimse birbirini kandırmasın.. 

 

Şu an, ne MHP o zamanki MHP'dir, nede Başındaki lider Alparslan TÜRKEŞ'tir. Bunu hesaba katmak zorundadırlar....

 

Share this post
Repost0
August 6 2013 2 06 /08 /August /2013 15:40

Düşman Unutmuyor…

 

Hiçbir antlaşma, samimi buluşmalar, atılan imzalar, onların tehdit algılarını ve algıladıkları bu tehditlere duyduğu düşmanlığı, ve almaları gereken tedbirleri almaktan vaz geçirmiyor.

Doğru olan da, Milletler arası mücadelenin değişmez hükmü de bu değilmidir….

 

Hasım güçlü iken, inanç ve moral değerleri yüksek iken verilen mücadele  yöntemi ile yatağa düşmüş iken verilen mücadele yöntemi her halde aynı olmayacaktır.

 

Yeni Devlet Kuruluşu…..

Yeni devlet muhakkak bir takım reddiyeler üzerine kurulacaktı… Geçmişin olumsuzluklarının, kaybedilen varlıklarımızın muhakkak bir takım sebebleri vardır. Ve öncelikli yapılması gerekenlerde bunların giderilmesi olacaktı…

 

Cumhuriyet inkılabı beğenirsiniz beğenmezsiniz bu gerekçeler üzerine kurulmuştur. Ve yaşanmış olduğu tarih ile tutarlı politikalar uygulamıştır.

 

Sonuç… Yenilikleri Putlaştırma derecesine getirenlerle, bundan memnuniyet duymayanlar ve hatalı bulanlar.

 

Bu kamplaşma İdarenin durumuna göre bazan aleni bazan gizli kamplaşmaların yolunu açtı…

 

Cumhuriyet inkılabının mantığını kavrayamayan müridleri, onun hurafeci ve yobaz takımına ve kurumlarına yaklaşımını dine yaklaşım olarak kavradılar…. Söylem ve eylemleri de bu minvalde oldu….

 

İşte müsait zemin…..

 

Hurafecilerle ve yobazlarla savaşıyorumdiye Alenen dine saldıran, Dini eğitim ve bilgiden yoksun CHP mantığı ve Karşısında Mukaddesatını korumaya çalışan, Ve dinine saldırı olduğunu kabullenen  ve bunların taraftarlarının olduğu kutuplaştırılmış  bir millet….

 

Birde….. Bunların dışında kalan ve her iki tarafı da yakından takip edip Toplumdaki bu kutuplaşmayı engellemeye çalışan Ülkücü , Milliyetçi kesim.

 

Ve 12 Eylül 1980….

 

Türk milletinin sigortası olan bu kesim kendi ordusu tarafından sindiriliyor….Ve 30 yıl boyunca da toparlanmasına fırsat verilmiyor….

 

 

Zemin müsait…. 90 yıldır kendisini zulüm altında gören millet Müslüman Cumhurbaşkanı, Müslüman başbakan propogandaları ile işbirlikçi bir kanala yönlendiriliyor ve sonuç….

Din üzerinden Aldatmak alçaklıkların en büyüğüdür diyordu Yaşar Nuri....

 

Gördüğümüz de bu değilmi? Din adına, Müslüman Cumhurbaşkanı, müslüman başbakan adına vatan topraklarının ve devletin fiili işgali maskelenmiyor mu?

 

 

***

 

Bu gün kabaca olarak bu gelişmeleri göz ardı ederek bir şeylerin savunmasını yapmaya kalkışmak Kutuplaşmayı artıracaktır…

 

Yapılması gereken bu kutuplaşmaya sebep olanların kendi muhasebelerini yeniden yapıp bu milletten özür dilemeleridir…

 

Kutuplaşmayı engellemeleridir…

 

 

Unutmamak gerekir ki Sovyet imparatorluğunu çökerten insana hitap etmeyen, insan gerçeğini dışlayan sistemidir.

 

Nedir dışladıkları….

 

Sahip olma

Milliyet

Din

 

Share this post
Repost0
June 28 2013 5 28 /06 /June /2013 15:53

 

 Gezi Parkı Hadisesindeki iki farklı görüş, "kabuller" üzerinden ortaya çıkmıştır.

 

1. Kabul; Memleketimiz sıkıntıdadır ama AKP yönetimine rağmen memleketimizde dirllik ve düzenlik hüküm sürmektedir. Milli bekamız için kısa vadede bir tehlike görmüyoruz... Hal böyle iken asıl büyük tehlike olan ve Türkiye'de 1980 öncesi faaliyetleri nedeni ile kan davamız olanların bakiyeleri ile bırakın işbirliği yapmak, yan yana gözükmek bile milli bekamız ve ülke bütünlüğümüz açısından telafisi imkansız sonuçlar doğurur. 

 

2. Kabul ise; İşbirlikçi Hükümet marifeti ile Milletimiz tarihinin hiç döneminde bu kadar büyük ve sistemli bir saldırıya hedef olmadı. 

 

İşbirlikçi hükümet, milletimizin meselelerini çözmek yerine, bütün propaganda vasıtalarını kullanarak Aziz milletimizi Allah'la kandırmakta, Kendi sapık fikirlerini ve işbirlikçiliğini "Yüce dinimiz İslam" ile kamufle ederek içerisinde bulunulan karanlık çukuru onlara "Cennet" olarak göstermekte ve bunda da başarılı olmaktadır.

 

Milli kimliğimize yapılan saldırılar, vatanımızın bölünme tehlikesi içerine düşürülmesi, Vatan toprağının bazı bölgelerinin ayrılıkçı kürtçülerin kontrolü altına girmesi bile artık, Algılama mekanizmaları çökertilmiş abluka altına alınmış vatandaşlarımızda bir şey ifade etmez duruma gelmiştir.

 

Bu nedenle yakın tehlike olarak görünen İşbirlikçi hükümet ve politikalarının bertaraf edilmesi Türk milletinin birinci önceliği olmalı ve bunun gerçekleştirilebilmesi, hipnoz altındaki milletimizin bir an önce bundan kurtarılabilmesi, Milli Bekamız ve Ülke bütünlüğümüz açısından Türk Milliyetçilerinin 1. Önceliği olmalıdır düşüncesidir.

 

Ben 2. Görüşün doğru olduğunu düşünenlerdenim. Ülkemiz için Belli bir dönem büyük bir tehlike arz eden ve mücadele ettiğimiz koministlerin üç buçuk kalıntısı ile aynı karede görünmemek adına böyle bir tabloyu görmezden gelmek büyük hatadır. Ve dayanağı yoktur. 

 

Hain her zaman haindir. Dün komünist olarak ihanetlerini gerçekleştirirler, bugün ayrılıkçı, yarın mezhepçi.... Hainler her sıfatı alabilir. Ancak bu onların hain olmaları gerçeğini değiştirmez.

 

Biz sıfatların değil İhanetin karşısında durmalıyız.

 

 

 

Share this post
Repost0
June 24 2013 1 24 /06 /June /2013 15:56

Şüpheler üzerine

 

Yazılmışlar, planlar, projeler kim tarafından hazırlanır ise hazırlansın bir hedefe yönelik olarak hazırlanmıştır. Yaşanmış pek çok olaya uyarlanabilecek muhakkak bir görüş ve beyin fırtınası vardır.... Bizim işimiz gerçekleşen olayların bunların hangisine uygunluğunu tesbit etmek mi olmalıdır... Yoksa olayları kendi gerçeklerimiz ve hedeflerimiz doğrultusunda yönlendirme ve kontrol altına almak mı olmalıdır?

 

Sosyal hareketleri değerlendirirken bizim hiç bir proplemimiz yokmuş, her şey bizim istediğimiz gibi gelişiyor gibi mi davranacağız? Bizim planlarımız daha sağlıklı bir yapıya ulaşılması için zamana mekana ve insanlarımıza daha uygun bir şey mi vaad ediyor... Var ise nedir?

 

"Karmaşadan kaos doğar" doğrudur.... Mevcut durum nedir o zaman.... Mevcut durumla nereye gidiyoruz? Endişemiz yokmudur?

 

Şüphelerimizin bizim hareket kaabiliyetimizi yok etmesine asla ve asla müsaade etmemeliyiz. Aşırı şüphe pompalamak Türk milletinin hareket kaabiliyetini zayıflatmaya yönelik olarak yapılmaktadır kanaatindeyim ve bununda sürekli olarak yapıldığını düşünüyorum...

 

*Siyasetçilerin alayı Uluslar arası güçlerin maşası diye diye,

*TSK generallerinin tamamının ABD maşası ve emir kulu oldukları işlene işlene

 

*Aydınlarımızın tamamı batı hayranı, batının finosu diye diye

 

Ne siyaset kurumumuza, ne ordumuza ne aydınımıza güven kaldı....

 

Namuslu insanlara bile artık bu çerçeveden bakar duruma geldik....

 

Böyle Bir yapıda Millet yeni bir şeyler üretebilirmi? Gölgesinden bile şüphe eder duruma düşürülmüş, Birbirine saygısı, güveni kalmamış, Uzun süreli ortaklıkların yaşanamadığı, Ortaklık müessesesi diye bir şeyin bile şüpheler yüzünden gerçekleştirilemediği bir ülkede hangi gelişmeyi bekleyebiliriz. Yaşanan olaylar bu görüşü doğrulayan gelişmeler değilmidir?

 

 

Share this post
Repost0
June 10 2013 1 10 /06 /June /2013 16:00

"Milli Mücadele" diyenleri "Kuyruk olmakla" suçlayanlara...

 

Bizler Türk milliyetçisiyiz, Ülkücüyüz. Endişelerimiz dünde "milli" idi bu günde.... Ama Basiretsizler, beceriksizler, sindirilmişler, teşhis koyup ne yapacağını bilemeyenler tarafından yönetildiğimizi biraz geç fark ettik... Fark eder etmezde gereği için mücadele etmeye başladık.... Aşağıdaki endişelerimizi, Genel Seçimler Öncesi Sayın Meral Akşener hanımefendiyede katıldığımız bir toplantıda da ifade ettik.... 

 

MHP GENEL SEKRETERLİĞİNE

 

"Bu vatanı böldürmemek için 50 yıl dağa çıkmaya hazırız" kararlılığını ortaya koyan sayın genel başkanımın dikkatine.

 

1- Dağa çıkmak ve mücadele vermek belirli bir "mücadele ön hazırlığını" gerektirir. yeterli hazırlık olmaz ise sinmiş bir milleti hiç bir kuvvet ayağa kaldıramaz, veya kaldırsa da bunun maliyeti ağır olur. Unutmayalık ki istiklal harbimizde kurulan "istiklal mahkemelerimiz" en az vatan hainleri kadar "asker kaçakları ilede uğraşmıştır."

 

2- Sözde seçilmiş milletveklillerininde yer aldığı ve diyarbakırda toplanan kürt kongresinde "Demokratik özerklik ilan edilmiştir. Aynı günde 13 askerimiz şehit edilmiştir. Süratle toplumsal duyarlılığı artırıcı, önlemler alınmalı, ses getirici mitingler yapılmalı, unutulmuş gözüken, Türkiye cumhuriyeti devletinin Asli Unsuru ve Sahibi Büyük Türk milletinin Bu oldu bittiye müsaade etmeyeceğini, ve bunu yapanlara bedelini ödeteceğini her fırsatta kararlılıkla uygulamalı olarak anlatmalı ve toplumsal sahiplenmeyi sağlamalıyız. Ülkü ocakları ve Türk gençliği mücadelenin her türlüsüne hazırlıklı olmalı ve buna göre hazırlanmalıdır.

 

3- Özerklik ilanında bulunanların, süratle vatana ihanetten yargılanmaları için Meclis içerisinde ve yargı çerçevesinde gerekli girişimler yapılmalı, bu milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak vatana ihanetten yargılanmaları sağlanmalıdır.

 

4- MHP nin taşıdığı misyon gereği, Gelecek nesillere bugünümüzün hesabını verebilmemiz için, uğrunda mücadele edilecek bir vatanı onlara bırakabilmek için, Bu yönde yapılacak çalışmaları sabırsızlıkla bekliyoruz. Allah yar ve yardımcınız olsun.

 

Ali Sertelli

 

http://asertelli.over-blog.com/article-mhp-genel-sekreterl-ne-101316496.html

Share this post
Repost0